Disleksi üzerine yazılmış teknik ayrıntı ve tabirlerle dolu kitapların bilakis, bu tanıyı almış çocukların semptomlarını değil, yaralarını gün yüzüne çıkarmayı önceleyen Yörür, kimi vakit zorbalığa varan baskılara ve bunun sonuçlarına odaklanmayı amaçlıyor.
ZORBALIĞA KARŞI BİR KISSA
Kitabının giriş kısmında, “Birazdan okuyacaklarınızın tek gayesini bilerek çıkıyorum yola. Olur ki zorbalığa meyil etmiş biri okursa öykümü, tahminen vazgeçer bu meyilinden” tabirini kullanan Cevat Yörür, kalemine güç verenin kendi oğlu olduğunu ise şöyle söz ediyor:
“Oğlumun okulda yaşadığı meseleler nedeniyle gittiğimiz hastanede birinci sefer duydum disleksiyi. Sonra fark ettim ki bilinçaltıma attığım birçok anıyı gün yüzüne çıkardı bu söz. Daha yakından tanımak için eğitim kurumlarında, toplumsal medya kanallarında ve kitaplarda, tıpkı geçmişimden birini arar üzere aradım onu. Taraflara nazaran, semptomlar ve semptomların hayata yansıyan sonuçlarıydı disleksi.”
POTANSİYELLERİ AÇIĞA ÇIKARILAMIYOR
Disleksiden bahsedilirken daha çok bir hastalık üzere ele alınıp semptomlara yoğunlaşıldığını söyleyen lakin asıl gereksinimin çocukların neler hissettiğini anlamak olduğuna inandığını belirten Yörür, “Eğer bir çocuk b harfiyle d harfini daima karıştırıyorsa, okurken ve yazarken zorlanıyor, sözlere olmadık ekler takarak ya da eklerini atarak okuyup yazıyorsa, ayakkabısını bağlamakta, düğmesini iliklemekte zahmet çekiyor, sağ ve solu karıştırıyorsa; bu çocukta disleksi var ve olağan çocuklar üzere eğitilemez deniyor. Dışarıdan bakıldığında ise fizikî ve mental sıkıntıları olmadığından, toplumun çok kolay bulduğu kimi hareketlerde zorlandıklarında akranlar, ebeveynler ve öğretmenler tarafından zorbalığa varan baskılar yaşayabiliyorlar. Halbuki bu çocuklar farklı ve anlaşılmaya gereksinimleri var. Zekâlarında dert yok, hatta birçoğu üstün zekâlı ve ne yazık ki potansiyelleri açığa çıkarılamıyor. Ben de istedim ki disleksili bir çocuk ne üzere zorluklar yaşıyor, beşerler görsün. Onları anlayan birileriyle karşılaştıklarında nasıl da hayata tutunabildiklerini anlatmak istedim. Hikayeleştirilerek anlatılan her mevzuda olduğu üzere burada da insanların empati kurarak mevzuyu daha iyi anlayacağını umuyorum” diyor.
Hürriyet
