Matt Ruskin’in “Boston Strangler”ının ruhsuz bir olay olduğunu tahmin etmek için yaya başlığından öteye bakmanıza gerek yok. Bu başlık, bir teslimiyet iç çekişi, hiçbir şey yok iniltisi, film yıldızlarına karşı soğuk bir omuz. Elde ettiğine göre, kesin bir makaleyi bile garanti etmiyor.
Keira Knightley, Carrie Coon ve Chris Cooper da dahil olmak üzere bu yıldızlar, 1960’ların kötü izlenimli cinayetlerinden ilham alan gerçek bir suç hikayesiyle bu masraflı olarak barındırılan imza kayıtlarında muhtemelen daha fazlasını bekliyorlardı. Knightley, ilk üç cinayet arasındaki bölümleri birleştiren ve Boston cinayet masası dedektiflerini utandırarak (isteksiz de olsa) açıklamaları yapmaları için utandıran, daha canlı bir ritmi olan hırslı bir yaşam tarzı muhabiri Loretta McLaughlin’i canlandırıyor.
Rol, önceki dönemlere her zaman karmaşık bir şekilde uyum sağlayabilen Knightley için mükemmel. Ancak Ruskin’in nefesi, duygusuz hikayesi – bir düzineden fazla cinayetle ilgili bir film için şok edici derecede kansız – karaktere tek bir inandırıcı ilişki göstermiyor. Sessiz çocukları veya film kenarlarında titreşen kocası (Morgan Spector) ile değil, evcillik sembolleri reddedildi. Ölü kadınları “hiç kimse” olarak gören ve McLaughlin’in tost makinesi incelemelerine geri yönlendirmeni isteyen huysuz patronu (Cooper) ile de. Ve McLaughlin’in dedektiflik ortağı olan daha anlayışlı gazeteci (Coon) ile değil.
Filmin dönemi cinsiyetçiliğine yönelik uyuşuk jestlerine rağmen – satışları artırmak için imza satırlarına kadın resimleri ekleniyor – “Boston Strangler” kasvetli, acı verici bir şekilde stilize edilmiş bir slogan. Korkmuş kadınlar Arnavut kaldırımlı sokaklarda koşuşturuyor; görünmeyen köpekler gece havuzları. İştah açıcı olmayan grimsi yeşil bir çamurla yıkanan film, ciddiyeti hedefler ve safraya yerleşir. Gerçek McLaughlin bilmece, öncü bir haber kaynağıydı; onu burada bulmak pek mümkün değil.
Boston Boğazlayıcısı
Pozlanmış cesetler ve hastalıklı ciltler için R olarak derecelendirildi. Süre: 1 saat 47 dakika. Hulu’da izleyin.