Farklı ülkelerden önde gelen 80 bilim insanı tıp dergisi Lancet’e yolladıkları ortak mektupta, toplumsal bağışıklığın Kovid-19’la mücadelede bilimsel bir karşılığının olmadığını bildirdi.
Mektupta, salgındaki ikinci dalga nedeniyle birçok ülkede kısıtlamaların yeniden uygulanmaya başladığı, bunun yaygın şekilde moral bozukluğu ve güven sorununa yol açtığı ve bu sebeple son dönemde toplumsal bağışıklığa ilginin tekrar arttığı belirtildi.
Yaşlıları ve kronik rahatsızlığı bulunanları bu yöntemle korumanın yanlış olduğu vurgulanan mektupta, Kovid-19’un risk grubunda olmayanlar arasında yayılmasına izin vermenin de tehlikeli olduğuna dikkat çekildi.
Mektupta, “Gençler arasında kontrolsüz bulaşma, ölüm oranlarını arttırma riski de taşıyor. Ölümlere ek olarak, bu durum iş gücünü olumsuz etkileyecek ve sağlık hizmetlerinin sağlanmasını engelleyecek. Kovid-19’un toplumda yayılmasını kontrol etmek, güvenli ve etkili aşılar bulunana kadar toplumları ve ekonomileri korumanın en iyi yoludur.” ifadelerine yer verildi.
Nüfusun büyük bir kısmının uzun süreli izolasyonunun pratikte imkansız olduğunun ve etik olmadığının aktarıldığı mektupta, toplumdaki virüs seviyesini bastırmak için acil harekete geçilmesi çağrısında da bulunuldu.
Mektuptaki imzacılar arasında, İngiltere hükümetinin eski bilim danışmanı Sir David King, Dünya Sağlık Örgütü eski direktörü Anthony Costello, viroloji uzmanı Prof. Deenan Pillay ve Avrupa Halk Sağlığı uzmanı Prof. Martin McKee de bulunuyor.
TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK
Toplumsal bağışıklık metodunda düşük risk grubunda olanların virüse yakalanması böylece toplumunun, salgına karşı bağışıklık kazanması amaçlanıyor.
Yaşlı ve kronik rahatsızlığı bulunanların izole edildiği bir ortamda özgürlükleri kısıtlanmadan hareket edebilen düşük risk grubundaki kişilerin en az yüzde 60’ına Kovid-19 bulaşması toplumsal bağışıklık için yeterli kabul ediliyor.
Hürriyet