ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in danışmanı olarak vazife yapan ABD’li emekli albay Richard Outzen CNN Türk’e verdiği özel röportajda kıymetli açıklamalarda bulundu.
Jeopolitik analist olarak çalışan emekli albay ABD’nin YPG’ye verdiği dayanağı büyük bir yanılgı olarak değerlendirirken kritik sorulara kıymetli karşılıklar verdi.
ABD’nin YPG’ye takviyesini nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna Outzen şöyle karşılık verdi:
Siyasi açıdan ABD’nin verdiği kararı anlıyorum. Obama idaresi Orta Doğu’ya yığına yapmak istemedi. Lakin bazılarına nazaran DEAŞ tehlikesi o kadar büyüktü ki ABD’nin müdahalesi kuraldı. Suriye’de DEAŞ hakimiyetini yıkmak için bu gerekliydi. Obama hükümeti Türkiye’nin başı çekmesini istedi. lakin o periyotta Türkiye bunu yapabilecek durumda değildi.
Evvel Sünni Arap güçleri denendi fakat tesirli bir güç ortaya koymanın yıllar süreceği ortaya çıktı. Türkiye bu süreçte Özgür Suriye Ordusu’nu başarılı bir biçimde ‘Milli Suriye Ordusu’na dönüştürdü. lakin bu süreç hayli uzun sürdü.
2014’te DEAŞ’la cephede savaşan askerler YPG’ye aitti. ABD, onları destekleme kararı aldı. Ben o devirde bu kararın uzun vadeli ziyanının kısa vadeli yararından fazla olacağını yazmıştım. Bunu Amerikalı, Türk ve Suriyeli askerlerle yapmak daha iyi olur dedim. Bu gün hala buna inanıyorum. Geldiğimiz noktada yeniden binlerce ABD askeri bölgeye gitmiş oldu.
Böylece PKK’yla kontağı olan YPG’yle iş birliği yapmış olduk. Dürüst olmak gerekirse 2014’te ABD hükümetinde PKK-YPG temasını bilmeyen çalışanlar vardı. bilenlerse umursamadı.
Bu karar stratejik üstünlük sağlamak için yapılan taktik bir küsurdu. Global güçler kendi çıkarları için müttefiklerine ziyan verecek kararlar alabilir. Buna ‘Raison d’etat’ ismi verilir.
Öte yandan ABD ve Türkiye’nin hala birçok ortak çıkarı var. Vakit içinde bu kuvvetli devrin geçeceğini ve daha müspet bir iş birliğinin gelişeceğini düşünüyorum. YPG’nin ne askeri, ne demografik üstünlüğü olmadığı kabul etmesi gerek. Suriye Kürtlerine uzun vakittir yaklaşımımız durumlarını daha iyi olması tarafında. Araplar, Türkmenler, Hıristiyanlar ve öteki kümeler için de bu geçerli.
Bu yalnızca BM kararları mucibince demokrasiye geçişle mümkün olabilir dayatmayla gerçekleştirilemez.
Biden devrinde bölgede nasıl bir varlık göreceğiz? ABD-Türkiye iş birliği bu devirde artar mı?
“İlk aylara bakarak şunu söyleyebiliriz ki bu idare daha çok insani yardım ve mültecilerin durumuna odaklanıyor. En üst seviyede yeni strateji oluşturulmaya şimdi başlanmadı. Örneğin henüz Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in yerine birinin atandığını görmedik. Esad’ı alınan kararlara uymasını sağlamak için zorlamaya da başlamadık. Suriye muhalefetine sağlam bir takviye de kelam konusu değil.
Bu hükümetin öncelikleri ortasında şimdi Suriye yok. Bu, hükümet yeni olduğu için. Şimdi bu bahiste çalışacak bürokrat ve memurlar onaylanmadı. Bizler Washington’da endişeliyiz. Üst seviye politikler dayanak verire bu hususta çok bilgili beşerler misyon almaya başlayabilir.
Türkiye yardımlar için istediği hudut kapısını kullanabilir lakin ABD’li ve Avrupalı bağışçılar BM kurumlarıyla çalışamaz hale gelir. Nu yüzden de Türkiye’yle iş birliğini artırmaları gerek. En azından insani iş birliği konusunda daha büyük adımlar atılacağını varsayım ediyorum.
İşaretler olumlu değil fakat Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şimdi aramamış olması da anlaşılmaz bir karar. Afganistan, Suriye ve başka sıkıntıların en üst seviyede görüşülmesi gerekiyor. Gerekli ilgi verilene kadar daha büyük krizler görebiliriz.”
Hürriyet
