Mozaiklerdeki derinlik fikri ve figürlerdeki hareketli üslup; Orta Çağ’da Rönesans Devri’ni haber veren üstün bir sanatsal bedel taşıyor. Kariye, Eski Yunanca’da kent dışı, kırsal alan, manasındaki Chora sözcüğünün Türkçeleşmesiyle ortaya çıkmış bir isim. Zira eski kilise ve manastır İstanbul surları dışında kalıyordu. Kariye Müzesi, Farklı devirlerde çeşitli yapılandırma süreçlerinden geçmiş olan Khora Kilisesi’nin tarihi 6. yy’a kadar dayandırılmaktadır.
Yapı manastır komplesksinin bir kesimi olarak o vakitlerde kent surlarının dışında kalan Edirnekapı semtinde inşa edilmiş ve günümüzedeki haline 14. yy’daki esaslı tamirat ve eklemeler ile gelmiştir. Kıymetli dini merasimlerde saray kilisesi ve şapeli olarak kullanılan Kariye, sonra da bir müddet kilise fonksiyonu görmeye devam etti. 1511 yılında II. Bayezid’in sadrazamı Atik Ali Paşa tarafından mescide dönüştürüldü. O periyoda ait ayrıntılar, güneybatı köşedeki minare ve ana yerin doğusunda yer alan mihraptan ibaret.
1945’te müzeye dönüştürüldü; 1948 ve 1958 yıllarında restore edilen yapının, 2013 yılında başlayan onarım çalışmaları da hala devam etmekte. Müze 14. yüzyılda yapılan hayranlık uyandırıcı fresk ve mozaiklerini Logothetes, hazine sorumlusu, Theodoros Metokhites’e borçlu. Dış nartekste (Doğu Roma bazilika ve kiliselerinde ekseriyetle batı giriş bölümü) Hz. İsa’nın hayatı, iç nartekste ise Hz. Meryem’in hayatını anlatan mozaikler bulunuyor. Canlı bir anlatıma sahip olan freskler de Hıristiyan teolojisinden kıymetli sahneleri betimliyor. Kariye’nin renkli ve kaliteli yer ve duvar yüzeylerindeki mermer süslemeleri de ilgiyi hak ediyor.
Hürriyet