Haftalık Yunan Real News gazetesine nazaran, sığınmacı geçişlerinin önlenmesi emeliyle Avrupa Birliği (AB) Hudut Muhafaza Ajansı’nın (FRONTEX) kiraladığı 2 zeplin, Meriç’te Dedeaağaç (Aletsandrupolis) havaalaanı ile Limni Adası’nda konuşlandırılacak. Gerçek vakitli bilgi toplayabilen Alman-Fransız ortak üretimi (Alman Innovative Navigation ve Fransız CNIM Airspace firmaları) “Eagle Owl” tipi 20 metre uzunluğundaki zeplinlerde radar ve termik kamera bulunuyor. Ege ve Meriç’te 300 metre yükseklikte uçmaları planlanan zeplinlerin menzili ise azami 20 mil (32.1 kilometre).
30 KİLOMETRE DERİNLİK
Haberde, “Zeplinler, Türkiye’yi Ege ve Meriç’te 19 mil (30.5 kilometre) derinliğe kadar gerçek vakitte izleyebilecek. Dört ay müddetle denenecek zeplinler, gerekli görülürse öbür adalara nakledilebilecek” denildi. Yunanistan, 2019 yılında da tekrar FRONTEX ile işbirliğinde, 28 günlüğüne Sisam Adası’nda konuşlandırılan bir zeplini denemişti. Fakat daha sonra bu projeden vazgeçilmişti. Real News’in haberinde, 2 yıl evvelki projeden “FRONTEX’in Türkiye’deki Alman temsilcisinin, Türklerin ağır şikâyetlerde bulunduklarını bildirmesi üzerine birkaç günde vazgeçildiğini” yazdı. Haberde Türkiye’nin ayrıyeten, 2 yeni zeplin için de şikâyetlerini FRONTEX’in merkezine ilettiği belirtildi.
TEL ÇİT ONARILDI
Son 4 yılda Ege’de 80 binden fazla sığınmacıyı hayatlarını tehlikeye atma kıymetine zorla Türkiye’ye geri iten Yunanistan, Meriç hududunda da “aşılamaz” bir güvenlik duvarı oluşturmaya çalışıyor. Bu çerçevede, Farecik mevkisinde maliyeti 63 milyon Euro olan 26.5 kilometre uzunluğunda ve 4.5 metre yüksekliğindeki çelik parmaklıklı duvarın inşasına sürat verildi. Duvarın önümüzdeki aylarda tamamlanması programlanıyor.
Yeniden Meriç’te, Pazarkule’nin karşısındaki Kastanies’ten, Nea Vissa köyüne kadar uzanan ve 2012’de inşa edilen ve geçen yılki sığınmacı krizinde büyük hasar gören 10.3 kilometrelik tel çitte de bakım-onarım çalışmaları tamamlandı. Meriç’te AB’nin finanse ettiği 11 çağdaş radar ve kameranın testleri devam ediyor. Türk toprakları içinde gerçek vakitte 15 kilometre uzaklığa kadar izleme menzili bulunan radar ve kameralardan alınan bilgiler, hudut bölgesinde Sofulu, Farecik, Demoteka ile Tihero’daki karakollarında bulunan denetim merkezlerine naklediliyor. Sağırlığa bile yol açabilen 2 adet seyyar LRAD (uzun erimli akustik) aygıtı da Meriç bölgesinde bulunuyor.
10 FARKLI SİSTEM
“Ses topu” olarak da bilinen seyyar LRAD aygıtından çıkan ses dalgaları 2 kilometreye kadar yayılabiliyor. Sesin rahatsız etmesi için 300 metrelik uzaklık yetiyor. Aygıt, kulaklarda çınlama yaratarak kitlelerde paniğe yol açıyor. Ses dalgalarında desibelin yüksek tutulması halinde de kalıcı sağırlığa neden olabiliyor. AB ayrıyeten Meriç hududunda işe yarayıp yaramayacaklarını tespit gayesiyle, 10 farklı güvenlik sistemini test ediyor. Kelam konusu sistemler ortasında palavra dedektörü, sığınmacıların saklanabilecekleri bölgelerdeki yeşillikleri sanal ortamda silen aygıt ve tekrar saklanan sığınmacıların bulunabilmeleri için avuç içi tarayıcısıyla eldeki damar imajını kaydeden biyometrik tanımlayıcı bulunuyor.
ÖLEN İKİ SIĞINMACI İÇİN 335 BİN EURO TAZMİNAT
Atina İdari Mahkemesi, Yunan devletini 2017 yılında Midilli’deki Moria sığınmacı kampında hayatlarını kaybeden Suriyeli Mustafa Mustafa (46) ve Mısırlı Ahmed El Cemal’in ailelerine toplam 335 bin Euro (3.5 milyon TL) tazminat ödemeye mahkûm etti. Moria kampında yazlık bir çadırda kalan Mustafa ve El Cemal, 24 Ocak 2017’de, ısınmak için yaktıkları mangaldan çıkan gazlardan zehirlenerek, uykuda ölmüşlerdi. Ailelerin, Yunan devletinden tazminat istemiyle Atina İdari Mahkemesi’nde açtıkları dava geçen hafta sonuçlandı. Mahkeme, Moria kampında o devirde ömür kurallarının çok makûs olduklarına, yetkililerin, kış soğuğundan korunabilmeleri için sığınmacılara gerekli teçhizatı temin etmediklerine ve çadırda mangal yakmanın tehlikeleri hakkında ihtarlarda bulunmadıklarına karar verdi.
Ailelerin avukatları, “Mustafa ve El Cemal, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ters halde, insanlık onurunu ayaklar altına alan, insafsız şartlarda yaşıyorlardı. Yunan yetkililer, yazlık çadırda yaşamak zorunda bırakılan bu insanlara, kış ortasında ne inançlı olan bir ısıtıcı verdiler, ne de sıcak bir yere naklettiler. Bu halde de insanların hayatlarını tehlikeye attılar” dedi.
KAMP KÜL OLMUŞTU
Hayat koşulları açısından Avrupa’nın en makus sığınmacı kampı olan Moria, geçen yıl eylül ayında çıkan büyük yangında kül olmuştu. Yangın sonrası, dört bin kapasiteli, lakin yaklaşık 18 bin kişinin yaşadığı Moria kampındaki sığınmacılar, Midilli’de kurulan ve kısmen daha iyi hayat şartlarının bulunduğu ‘çadır kamplara’ nakledilmişlerdi. Midilli Adası’nda hala 5620 sığınmacı yaşıyor.
Hürriyet
