Serin bir Akdeniz yazı için Toros yaylalarına yanlışsız uzanan yolculuğum, Antalya’nın garp ucundaki Finike’de başlıyor. Buradan Beydağları’nın eteklerine saklanmış yaylaları keşfetmek üzere Elmalı yolunu izliyorum. Acısu Çayı boyunca uçsuz bucaksız turunç bahçeleri arasında kıvrılan yol, çam kokulu dağlara tırmanıyor. Tam önümde Garp Toroslar’ın en yüksek tepeleri olan 3070 metrelik ‘Kızlar Sivrisi’ ile ikiz kardeşi Akdağ tüm heybetiyle yükseliyor. Finike’den altı kilometre sonraki Turunçova kasabası, Limyra Antik Kenti ve Likya kaya mezarlarıyla görülmesi gereken ihtişamlı konumlar. 18’inci kilometredeki Gökbük Köyü, ormanlık bir vadinin içine kurulmuş.
Dört favori parkur
Finike’nin yayla köylerinde yürüyüş, dağ bisikleti ve cip safari cinsleri için çok sayıda parkur var. Finike yaylalarında mahallî rehberlerin önerdiği dört ana gezi rotası ise şöyle:
Gökbük Köyü çıkışından Karasu Çayı boyunca Eren Dağı’nın ormanlık tepelerine tırmanan birinci parkur, yaklaşık 30 kilometre sürüyor.
İkincisi, Gökbük Köyü’nden başlayıp Çamkuyusu mevkiindeki Kıbrıs Çayı sedir ormanının içinden geçerek Kızlar Sivrisi eteklerinde son buluyor.
Alakır’ı çevreleyen üçüncü parkurun uzunluğu, yaklaşık 35 kilometre.
Elmalı’ya bağlı Seki Köyü yakınlarındaki dördüncü rotada Likya’nın en eski ve az bilinen antik kentlerinden Oinoanda ile etrafı geziliyor.
Keşfetmenin heyecanıyla soluğu Gökbük’te alıyorum. Yolumun üzerindeki Arif Köyü, Finike Vadisi’ne hâkim bir noktaya kurulmuş. Köyün sırtını yasladığı yamacın tepesindeki Arykanda Antik Kenti, hamam kompleksiyle ünlü. Arykanda’dan Elmalı’ya uzanan yol, köy manzaraları eşliğinde ilerliyor.
Yörük köyleri…
Yemyeşil vadilerin ortasında mavi bir nazar boncuğu üzere parlayan Avlan Gölü’nden sonra Yakaçiftlik’ten sola ayrılıp Tekkeköy’e ulaşıyorum. Köydeki Horasanlı Bektaşi erenlerinden Abdal Musa Türbesi, Yörüklerin ziyaret makamı… Beydağları’nın yüksek tepelerine gizlenmiş Yörük köyleri arasında kıvrıla kıvrıla sahile yöneliyorum.
Finike’den Kalkan’a uzanan keyifli bir yolculuktan sonra Kaş yaylalarına yöneliyorum. Kaş – Elmalı yolunun 10’uncu kilometresindeki Ağıllı’yı geçince dağ köyleri başlıyor. Yarım saat boyunca süren virajlar, sedir ormanlarının kıyısında kıvrılıyor. Bulut kümeleriyle kaplı ormanlık tepelerse Şark Karadeniz yaylalarını anımsatan manzaralar sunuyor. Kaş’a yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki Gömbe, ortasından gürül gürül dere akan küçük bir yayla yerleşimi. Gömbe’ye bağlı yayla köyleri, doğal sıklıklarıyla tanınıyor. Gömbe’nin 15 kilometre güneyindeki Sütleğen, Kaş’ın doğusundaki en etkileyici yaylalardan biri. Denizden 950 metre yükseklikteki yayla; çam, sedir ve ardıç ağaçlarıyla kaplı bir vadiye bakıyor. Bulutların üzerinde bir yükselip bir alçalan dağ yolu, Kalkan istikametinde Çamlıova, İkizce, Sarıbelen, Felen ve Göldağı yaylalarına uğruyor. Kaş’ın en beğenilen yaylalarından biri de Bezirgân. Antik ismi Pira olan yayla, Toroslar’ın keskin tepeleriyle çevrili 850 rakımlı bir havzanın ortasına kurulmuş.
Baykuşlar devleti
Nahiyeye yerleşen İngiliz ve İskoçlar tarafından Owlsland (Baykuşlar Ülkesi) olarak anılan yayladan Likya Yolu da geçiyor. Yayladaki iki asırlık taş meskenlerin bir kısmı pansiyon ve lokantaya dönüştürülmüş. Bitki ve kuş gözlemcileri için de bir cazibe merkezi olan yayladaki derin sessizlik “İyi ki buralara gelmişim” dedirtiyor.
Hürriyet