Adalar’a birinci kez yolunu düşürenler önünden geçtikleri konutlarda nasıl hayatlar olduğunu merak edip kapılardan içeriye bakmaya çalışırken hayat sokaklarda dingin dingin akar. Çocuklar sokakta top oynar, mevsimlerden yazsa eriğe dalar, güzse yaprak, kozalak toplama yarışına girer, balık fiyat, evcilik oynar. Piknik sepetleri hazırlanıp pikniğe gidilir. Büyükada’nın Aya Yorgi Tepesi’nin şahane görüntüsü, diğer yerde şahit olunmayacak azınlık kültürü, mezarlık günleri, koliva helvaları, iç içe geçmiş aile ömürleri, lakerdaları, çirozları… Yahudilerin Roşaşana, Hamursuz, Yom Kippur bayramlarıyla apayrı bir ömür kültürü vardır.
Renkli bir çocukluk…
Çocuklarım Deha ve Yekta, babalarının ailesi Büyükadalı olduğu için bu renklerin içinde; birçok farklı kültür ve dinden Adalılarla, kuzenleriyle, arkadaşlarıyla çocukluk anılarını paylaşıp yaşıyorlar. Büyükada, Heybeliada, Kınalıada ve Burgazada… Herkesin buralı olmak, yaşamak için gıpta ettiği en hoş yerler. Otomobil çarpacak korkusu olmadan özgürce yaşanan çocukluk geliyor benim aklıma çabucak. Bazen topun kesilmesi tehdidini ciddiye almak, zil çalıp kaçmak, gece geç saatlere kadar misket oynayabilmek, mahalle ortasında top kovalamak ve okula terli terli gitmek, bisiklet konvoyu yaparak tüm adayı turlayabilmek, bütün akrabalarını bir saat içinde yürüyerek ziyaret edebilmek ve daha da değerlisi herkesi tanımak demektir Adalar’da çocuk olmak.
Ne müzikler yazıldı
Büyükada denince Aya Yorgi Kilisesi’ni bilmeyen yoktur. Aya Nikola Kilisesi’nin biraz ilerisinde, Sedef Adası’nın tam karşısındaki iki katlı bahçeli binaysa Türk edebiyatının ünlü kalemi Reşat Nuri Güntekin’in uzun yıllar yaşadığı mesken. Biraz ileride denize bir lisan üzere uzanan görünümünden dolayı Dilburnu ismi verilen çamlık alanın karşısındaki Heybeliada, mükemmel görüntüyü tamamlıyor. Adada, günbatımının en iyi izlenebildiği yer olarak anılan Dilburnu’nun hoşluğu şiirlere, müziklere bahis olmuş. Tarihçi-yazar Ahmet Refik Altınay’ın yazdığı “Yine bu yıl ada, sensiz içime hiç sinmedi; Dil’de yalnız dolaştım daima, gözyaşlarım hiç dinmedi” kelamlarıyla başlayan müzik, romantik atmosferi özetliyor. Burnun güney kıyısındaki ormanlık yamaç, Âşıklar Zirvesi. Halit Ziya Uşaklıgil’in ‘Aşk-ı Memnu’ romanında Nihal ve Behlül’ü kavuşturduğu zirve, çam iğnelerinden kolyeler, papatyalardan taçlar yapmayı özleyenleri bekliyor. Artık sakinliğin hâkim olduğu adalar tahminen de en romantik vakitlerini yaşıyor, tam da Sevgililer Günü yaklaşırken…
YAPMADAN DÖNMEYİN
Büyükada’da
◊ Ada Kahvaltı ya da Büyükada Pastanesi’ne uğrayıp kahvaltılık alın.
◊ Bisiklet kiralayın.
◊ Aya Yorgi Tepesi’ne çıkın ve Aya Yorgi Kilisesi’ni görün.
◊ Dünyanın en büyük ahşap yapıları ortasında olan Rum Yetimhanesi’ni ziyaret edin.
◊ Reşat Nuri Köşkü’nden İzzet Paşa Köşkü’ne tarihi köşkleri keşfedin.
◊ Dilburnu’nda piknik yapın.
Heybeliada’da
◊ Ruhban Okulu’nu, Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’ni, İnönü Meskeni Müzesi ve Terk-i Dünya Manastırı’nı görün.
◊ Değirmenburnu Tabiat Parkı’nda yürüyüş yapın.
◊ Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi’ni ziyaret edin.
Burgazada’da
◊ Sait Faik Abasıyanık
Müzesi’ni görün.
Hürriyet